Alevi Haber Merkezi

Laiklikten Barıştan Kardeşlikten Açık Taraf Olan Alevilerin Güncel Haber Bilgi Sitesi®

Aleviliğin resmen tanınması gerekir

Posted by alevihaber Temmuz 12, 2007

Aleviliğin resmen tanınması gerekir

Gülay DURGUT / FRANKFURT/Hürriyet

Cem Vakfı Avrupa Genel Koordinatörü Alişan Hızlı Aleviliğin Türkiye’de resmen tanınmıyor olmasını “Türkiye’nin ayıbı” olarak nitelendiriyor

Cem Vakfı Avrupa Genel Koordinatörü Alişan Hızlı Aleviliğin Türkiye’de resmen tanınmıyor olmasını “Türkiye’nin ayıbı” olarak nitelendiriyor ve Aleviliğin resmen tanınması için Cem Vakfı olarak Ankara’da dava açtıklarını hatırlatarak ilk duruşmanın “olumlu” geçtiğine dikkat çekiyor. Hızlı “Cemevlerinin ibadethane olarak tanınmasını, dedelerimizin kadrolaşmasını istiyoruz. Bir camiye, bir sinagoga, bir kiliseye nasıl olanaklar sağlanıyorsa, aynı olanakların cemevlerine de sağlanmasını istiyoruz” şeklinde konuşuyor ve ekliyor “Sonucun olumlu olacağına inanıyorum.”

Aleviliğin Türkiye’deki durumu nedir sizce?

Bizim Avrupa’da yaptığımız birlik beraberlik çalışmaları Türkiye’ye de yansımaya başladı. Türkiye’deki bir çok ceme ben de katıldım. Ankara cemine de katıldım. Gördüm ki, eskiden Alevilere radikal gözle bakan insanlar, bir çok belediye başkanı tam kadro cemdeydi. Yani size samimiyetimle söylüyorum, yüzlerce Sünni aydın, yazar, politikacı, vatandaş gördüm cemlerde. Görülüyor ki, Türkiye’de de tanıtım eksikliği varmış bugüne kadar. Bizim ülkemizde bu birlikleri yaratmak için çabalamamızın bir sebebi daha var. Size onu da söyleyeyim. Şimdi Türkiye’nin komşularına bakalım. Ortadoğu’da Filistin’de görüyorsunuz, birbirlerini nasıl hırpalıyorlar, komşumuz bitişiğimizdeki Irak’ta bir gün Şiilerin camisi bombalanıyor, bir gün Sünnilerin. Yani bu mezhep kavgaları yüzünden ülkeyi ne hale getirmişler. Biz Atatürk’ün kurduğu laik cumhuriyette, birlik beraberlik içinde dış güçlere karşı birbirimizi korumalıyız. Ben bu birliğe ülkemizin bütünlüğü açısından çok önem veriyorum ve bunu da üzerinde durarak yapıyorum.
Türkiye’de Aleviliğin resmen tanınmaması size neler hissettiriyor, neler düşündürüyor?
O bir eksikliktir. Türkiye’nin ayıbıdır, hükümetin ayıbıdır. Biz Aleviliğin resmen tanınması için Türkiye’de dava açtık ve bu davaları er veya geç kazanacağız. Birinci duruşma Ankara’da oldu. Çok olumlu geçti. Biz bugüne kadar ülkemizi dış platformlarda şikayet etmedik. Ülkemizi götürüp dış güçlere şikayet etmekten onur duymuyoruz. Ama ülkemizin yasalarına güvenerek, Türkiye Cumhuriyeti yasaları nezdinde dava açtık. Sonucun olumlu olacağına inanıyorum.
Aleviliğin Türkiye’de resmen tanınmasını bekliyorsunuz?
Evet, öyle bir sonuç gelebilir. Ben öyle olacağına inanıyorum. Çalışmalarımıza Prof.Dr. İzzettin Doğan önderliğinde devam ediyoruz. Biz cemevlerinin tanınmasını istiyoruz. Dedelerimizin de kadrolaşmasını istiyoruz. Bir camiye, bir sinagoga, bir kiliseye nasıl olanaklar sağlanıyorsa, aynı olanakların cemevlerine de sağlanmasını istiyoruz.
Alevilerin sorunlarının çözümü neye bağlı sizce?
Vatandaşlık hakkı ne gerektiriyorsa, eşit şekilde uygulanması lazım. Anayasa’nın 10’uncu ve 24’üncü maddesi bunu açıklıyor. “Türkiye vatandaşları eşit haklara sahiptir” diyor. Ancak o şekilde sorunlar çözülebilir. Bir de Aleviler bürokraside yer bulamıyorlar. Mesela, Alevi kökenli emniyet müdürü yok, Alevi kökenli vali yok. Bu eksikliklerin de giderilmesi lazım.


SİYASETE ATILMAYI DÜŞÜNMÜYORUM

Türkiye’deki genel seçimlerde Cem Vakfı nasıl bir tutum izleyecek, bu belli mi?
Cem Vakfı olarak her siyasi partinin seçim programını inceliyoruz. Kim Alevi meselesine veyahutta ülkenin birlik ve beraberliğine, toplumsal barışa seçim programlarında ne kadar yer vermişse, bizim de o partilere yaklaşımımız o derecede olur. Ama henüz bir siyasi partiyi destekliyoruz, birisine karşıyız diye bir açıklamamız yok. Hiç bir siyasi partiye de biz kurum olarak aday teklifinde bulunmadık. Prof. Dr. İzzettin Doğan bir ekiple çalışıyor programlar üzerinde. Seçimlere bir hafta kala açıklamasını yapar. Onun yaptığı açıklama Alevi toplumunun yüzde 98’ini bağlar. Ama vatandaş bizi dinler dinlemez, o ayrı sorundur. Vatandaş özgürdür. Biz sadece görüşümüzü tavsiye niteliğinde açıklarız.
Siz Türkiye’de siyasete atılmayı düşünüyor musunuz?
Hayır, böyle bir iddiam olmadı. Sağda solda konuşan insanlar bana çok çamur attılar. O adam adaydır, şunun adamıdır, bunun adamıdır diye. Ama gördüler ki, ben ne bir yerde aday oldum ne de böyle bir talebim oldu. Ben iki toplumun barış içinde yaşaması için, kendi imkanlarımla, bugüne kadar bir kaynak sağlamadan bu çalışmaları yaptım ve bunu her iki toplumun yararına, ülkemin yararına yaptım. Biz birileri takdir etsin, birileri bize bir prim versin, birileri bizi aday yapsın diye yapmadık bu çalışmaları. Bu yüzden de bizim düzenlediğimiz her etkinlik başarıyla sonuçlanıyor. Her yerden duyuyoruz bunun böyle olduğunu.

MADIMAK OLAYI ÜLKEMİZ İÇİN KARA LEKEDİR

Sıvas-Madımak katliamının üzerinden 14 yıl geçti. Bu konuda siz neler hissediyor, neler düşünüyorsunuz?
Madımak olayı ülkemiz için bir kara lekedir. Sıvas olayını yapan canileri lanetliyoruz! Biz Aleviler olarak çok üzüldük ama Sıvas olaylarını tüm Sünni toplumuna maletmemiz de yanlıştır. Bu bilinçle hareket etmemiz lazım. Provakasyonu yapan insanlar Almanya’da ellerini kollarını sallayarak dolaşıyorlar. Ben bizim büyükelçiliğimiz nezdinde girişimde bulundum. Bu katillerin Türkiye’ye gönderilip yargılanmasını talep ettim. Yazışmalar yaptılar ama bunları Almanya’dan gönderemediler. Halen öyle ellerini kollarını sallayarak toplum içerisinde dolaşıyorlar.
Bir de bu konuyu siyasi ve ticari amaçlı kullanan bazı kişi ve kurumlar vardır. Her sene duyarsınız, Sıvas şehitlerini anma geceleri yapılıyor. Gidiyorsun ücretlidir; ya 10 Euro’dur ya 20 Euro’dur. Miktarı önemli değildir ama bunu rant kapısı yapmışlar. Ben bir araştırma yaptım acaba bu Sıvas şehitlerini anma gecelerinde elde edilen gelir, Sıvas’ta şehit olan 37 canımızın çocuklarına ne kadar yansıyor diye. Size tüm samimiyetimle söylüyorum, bir kuruşu yansımıyor. Biz katledenleri de lanetliyoruz ama şehitlerimizin kanı üzerinden kirli siyaset, kirli ticaret yapanları da lanetliyoruz.
Madımak oteli anıt olsun diyoruz. Olması da lazım. Bir ara kendi aramızda para topladık anıt yaptırılsın diye baktık ki o anıt da yapılmadı. Size tüm samimiyetimle söylüyorum, bunu istismar eden kişi ve kuruluşlar vardır. Toplumsal barışı da zedelemek istiyorlar. Bu da yanlıştır. Biz buna katılmıyoruz. Biz Sıvas’ta Madımak Oteli’nin müze olmasını istiyoruz ama Sıvas halkının da desteğini alarak, onları aydınlatarak, oradaki kurum kuruluşların da desteğini alarak. Madımak oteli et lokantası değil, müze olmalı.
Anıt dikilmesi için topladığınız paralara ne oldu?
Bilmiyorum işte, o parayı toplayanlara sormak lazım. Biz bağışta bulunduk o zaman. O yüzden bu işi siyasi ve ticari yönde istismar eden kişi ve kuruluşlar vardır diyorum size, incelerseniz onu bulursunuz.
Madımak Oteli’nin müzeye çevrilmesi için ne tür girişimleriniz var?
Biz hükümet nezdinde girişimlerimizi sürdüreceğiz. Biliyorsunuz, Solingen’de de canlarımız yakıldı. Solingen’de küçük de olsa bir anıt dikildi. Alman hükümeti her yıl orada bir tören yapıyor. Aynı o şekilde Türkiye’de de yapılması lazım. Yani toplumsal barış ancak böyle oluşuyor.
Diyanet İşleri’nin çalışmalarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Diyanet İşleri Başkanı’nın girişimlerini olumlu görüyoruz. Bardakoğlu ve sayın yardımcısı Mehmet Görmez bey bu konuda sorun çözmek için çaba sarfediyorlar ama sonuca varmadılar, o ayrı sorun. Geçen aylarda Cem Vakfı’nın genel merkezinde cem evlerini ziyaret ettiler. Avrupa’ya her geldiklerinde bizlerle de görüşüyorlar, görüşlerimizi alıyorlar, bu konuda yardımcı olmaya çalışıyorlar.
Genelde Türk aydınları Alevilere destek veriyor mu?
Türk aydınlar Alevilere destek veriyor. Özellikle Sünni aydınlardan bugüne kadar yanlış yapıyorsun diyeni duymadım. Yani bu yaptığım çalışmalar için “Yanlış yapıyorsun” diyen olmadı. Tam tersine dua ettiler, “Çok hayırlı bir iş yapıyorsunuz, bizim de eksikliklerimiz oldu, bu eksiklikleri bertaraf edip bu inanç farklılıklarımızı zenginlik kabul ederek kenetlenmemiz lazım” diyenlerin sayısı daha çok.
Türk solu beklediğiniz desteği veriyor mu?
Hayır, vermiyor. Adam vermemekte de haklıdır. Solculuk ideolojik bir düşüncedir. Alevilik inançtır. Geçen gün birisi eleştirmişti gazetenizde, ben o arkadaşı eleştiriyorum, o yanlış yapıyor. Ya solcu solculuğunu yapacak ya da inanç boyutunu yapacak. Yani ikisi birarada olmaz. Bizim Aleviliğin içine ideoloji girmez. Her insan farklı düşünebilir ama cemlerimizde olsun, ayinlerimizde olsun hepimiz can oluyoruz, bir oluyoruz. Orada kendimizi Allah’a adayıp ibadetimizi yapıyoruz. Orada sağcı, solcu olmaz, siyasi parti konuşmaları olmaz ve yapmadık bugüne kadar.

 

Başka kapıları çalabiliriz

Bu yıl Muharrem Ayı’nda Türkiye’den Almanya’ya dedelerin gönderilmesinin kendilerini çok mutlu ettiğini söyleyen Cem Vakfı Avrupa Genel Koordinatörü Alişan Hızlı “Muharrem ayında Almanya’ya dedelerin gönderilmesi en çok vatandaşları sevindirdi.” dedi.

Sözlerine, “Birlik beraberlik duyguları böyle yaşanır işte, böyle geliştirilir ve de böyle taze tutulur! Sorunların çözümü böyle olur!” diyerek devam eden Hızlı, başta Berlin Büyükelçisi Mehmet Ali İrtemçelik olmak üzere dedelerin Almanya’ya gönderilmesine katkısı olan tüm kurum, kuruluş ve kişilere teşekkür etti.

Aleviliğin resmen tanınması amacıyla Türkiye’de dava açtıklarını, yargıdan olumlu bir sonuç beklediklerini belirten Hızlı “Hükümet yargının kararına uymazsa başka kapıları çalabiliriz” şeklinde konuştu.

Bu yıl ilk kez Türkiye’den Almanya’ya Muharrem Ayı’nda 6 dede geldi. Bu adımın arkası gelecek mi sizce?

Dedeler gri pasaportla geldiler Almanya,Hollanda, İsviçre ve Belçika’da Muharrem Ayı dolayısıyla sohbetler yaptılar. Dedelerin gelmesini eleştirenler oldu. “Bunlar dede değil hocadır” ya da “Diyanetin gönderdiği dedeleri biz istemiyoruz” gibi sağda solda konuşuldu. Biz böyle yapmayız.Biz hakkımızı isteriz, hakkımızı veriyorlarsa da teşekkür ederiz. Sizin aracılığınız ile bir kez daha Büyükelçimiz Mehmet Ali İrtemçelik’e teşekkür ederim. Ben durumu ilk ona arzettim, o Dışişleri Bakanlığı’na bildirdi, Dışişleri Bakanlığı da Diyanet İşleri Başkanlığı’na ve neticede dedeler gönderildi. Burada katkısı olan kurum, kuruluş, hükümet üyesi kim varsa, hepsine teşekkür ediyorum.

Böyle olumlu bir gelişmenin yaşanması Türkiye’de Aleviliğin resmen kabul edileceğinin bir işareti sayılabilir mi?

Ben öyle sayıyorum. Zaten yargı da olayın farkında. Ben Diyanet İşleri Başkanı’yla görüştüm. Kadro sayısını arttıracağız daha da. Ayrıca bu konuda hem devlet memnun, hem Diyanet İşleri Teşkilatı memnun hem de böyle bir hizmeti yerine getirdiğimiz için biz memnunuz. Dedelerin derneklerimizde 8 gün boyunca muharrem sohbetleri yapmaları, muharrem üzerine bilgi vermeleri ve cem yapmaları vatandaşlarımızı çok memnun etti. Dedelerin gönderilmesi en çok vatandaşları sevindirdi. Birlik beraberlik duyguları böyle yaşanır işte. Böyle geliştirilir, böyle taze tutulur. Sorunların çözümü böyle olur. Biz sorunun çözümüne şiddetle değil, kavgayla değil, kem laflarla değil, hoşgörü ve sevgiyle, konuşarak muvaffak olabiliriz. Kavgacı bir görüş hiç bir zaman muvaffak olmamıştır.
Şiddet şiddeti doğurur.

Cem Vakfı tarafından cemevlerine 2000 kadar kadrolu dede istenmişti. Bu talep karşılığını bulur mu sizce?

Bulur, yani bu bizim anayasal hakkımızdır. 10’uncu ve 24’üncü maddede “eşit şekilde” diye yazıyor. Ben Türk yargısına güveniyorum.

Ne zaman olur sizce?

Yargının açıklamasına bağlı. Hükümet karara uymazsa, o zaman biz de çalacağımız başka kapılar bulabiliriz.
Ne tür kapılar olur bunlar?
Türkiye’nin, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’yle anlaşması var. O kapılara kadar başvurabiliriz. Biz bunu bugüne kadar yapmadık ama çok mecbur kalırsak, yani yargının dediği de yerine getirilmezse, o zaman bu kapıları da çalabiliriz.

Avrupalılar Alevilere nasıl yaklaşıyorlar?

Türkiye’de yaptığımız cemlere büyükelçilikler nezdinde katılıyorlar. Şu anda Avrupa parlamenterleri ve bir çok milletvekili Türkiye’ye gittiklerinde cemevini ve Cem Vakfı’nı ziyaret ediyorlar. İzzettin Doğan’la görüşmeler yapıyorlar.

Avrupalılar Aleviliğin Türkiye’de resmen tanınmamış olmasını nasıl yorumluyorlar?

Onu eksiklik olarak yorumluyorlar. Yani “O Türkiye’nin ayıbı” diyorlar. “Olamaz, 20-25 milyon civarında vatandaş inanç boyutunda tanınmıyor. Bu olamaz” diyorlar.

Avrupalılar’dan destek almak amacıyla girişimleriniz oldu mu?

Hayır, olmadı. Çünkü biz ilk önce kendi ülkemizin yargı ve parlamentosunu zorlamak istiyoruz. Biz bu sorunu Türkiye Cumhuriyeti’nin toprakları üzerinde çözmek istiyoruz.

Avrupa’daki Alevilerin en acil çözüm bekleyen sorunu hangisi?

Alevi inancı bazıları tarafından kötü amaçlı kullanılıyor. Alevi toplumu bundan çok rahatsız. Mesela, Alevi İslam’ı reddediyorlar ama Alevi İslam din derslerine sahip çıkıyorlar. Onun için Alevi İslam din derslerine talebe bulmakta zorluklar çekiyorlar.

Alevi İslam din derslerinin Berlin ve Baden Württemberg’te veriliyor olması, gelecek öğretim döneminde Kuzey Ren Vesfalya’da da verilecek olması sevindirici bir gelişme değil sizin için…

Değildir. Yani öyle bir dersin Alevi toplumuna layık görülmesi sevindirici ama içeriklerinden dolayı bizi bağlamıyor.

Siz nasıl bir din dersi talep ediyorsunuz?

Çocuklarımızın birlikte ders görmelerini istiyoruz. Sünniler sünnilik dersi görsün, Aleviler Alevilik. Birbirlerinin inançlarını dinlesinler, öğrensinler, birbirlerini iyi tanısınlar. Çocuk yaşta hem Sünni hem Alevi çocuklar onları birleştiren unsurları ve farklılıkları öğrenirlerse daha iyi olur. Birleştiren unsurlar bütünleştirici olur, farklılıkları da zenginlik olarak görmeyi öğrenirler. Zaten bizim bugüne kadar birbirimize önyargılı yaklaşmamızın sebebi birbirimizi inanç boyutunda tanımamamızdan kaynaklanıyordu. .

Peki, sizin Almanya’da Alevi çocuklara din dersi verilmesi konusunda girişimleriniz var mı?

Var tabii ki, bunun için ben diyanetle konuştum. Sünni İslam ve Alevi İslam din derslerinin birlikte verilmesini istedim. Bu konunun üzerine birlikte gidelim dedim. Bunun üzerine diğer Sünni kuruluşlarla çalışmalarımız olacak.
Almanya’daki Alevilerin bölünmüşlüğüne bir çare yok mu sizce?
Bölünmüşlük Sünniler’de de var. Bu olağan bir şeydir aslında. İstatistiklere göre Almanya’da 840 bin Alevi yaşıyor. Derneklere üye sayısı yüzde 3, yüzde 4’tür. Hadi, biz yüzde 5 diyelim. Peki, geriye kalan yüzde 95’in sesini nasıl duyuracaksın. İşte, bizim Cem Vakfı olarak Avrupa’da yaptığımız Alevi İslam inancı çalışmaları bu yüzde 95’i kucaklamaya çalışıyor.

Siz örgütlenmemiş Alevilere yönelik mi çalışıyorsunuz?

Biz hem örgütlenmiş inançlı Alevileri -hangi kuruma bağlı olursa olsun farketmiyor- inanç boyutunda kucaklamak istiyoruz, hem de örgütlenmemiş vatandaşlarımızı kucaklamak istiyoruz. Bizim yolumuz hoşgörü ve sevgi yolu.

Bu yolda yürürken Turgut Öker’e bir zeytin dalı uzatır mıydınız?

Biz bunu her zaman uzattık. Ona kin, nefret, şiddetten uzak dur dedik. Ben hiç bir yerde onu hedef alan şiddetli bir konuşma yapmış değilim, yalnızca yaptığı yanlışlıkları dile getiriyorum. Yanlışlıklar olduğu için biz Cem Vakfı olarak Avrupa’da örgütlendik, yani onlar yanlışlıklara devam etmeseydi bizim örgütlenmemize gerek kalmayacaktı.

ALEVİLERLE SÜNNİLERE MESAJ

Aleviler Alevi İslam’ından ayrılmasınlar. Alevi İslam aydınlanma hareketimizi takip etsinler. Biz bu hareketi Avrupa’nın her şehrine taşıyacağız. Aleviler çocuklarını Alevi İslam’ı doğrultusunda eğitsinler. Sünni kardeşlerimiz de Alevilere önyargılı bakmasınlar. Cemlerimize katılıp, Aleviliği tanısınlar. Sünnilerin Alevileri konuşarak tartışarak, kucaklamalarını istiyorum. Barışı, birliği hem inanç boyutunda, hem kültür boyutunda, hem vatandaş boyutunda yaratmamız lazım. Bir tane ülkemiz var! Başka yok! Laik Türkiye Cumhuriyeti’ni hep beraber korumamız lazım.

BEN DAVET EDİYORUM

Biz herkesi kucaklamak istiyoruz, sevgi ve hoşgörüyle yaklaşıyoruz. Ben bugüne kadar bize en sert şekilde karşı olanları bile bizim etkinliklerimize davet ettim, davetiye gönderdim. Ama ne yazık ki ben -ismini de vererek söyleyebilirim- Alevi Birlikleri Federasyonu’nun herhangi bir etkinliğine herhangi bir davet almış değilim, maalesef. Ben başkanından tutun, derneklerine kadar Alevi Birlikleri Federasyonu’nun hepsini etkinliklerimize davet ediyorum.

Bizim inancımızda kin, şiddet, nefret yoktur. Kin, şiddet, nefret üretenler inancımızın gereklerini yaşamamaktadırlar.

Reklam

2 Yanıt “Aleviliğin resmen tanınması gerekir”

  1. feriha said

    Ben malatyalı sünni bir bayanım.ALEVİ-SÜNNİ KÜLTÜRÜNÜN HARMAN olduğu bir ortamda büyüdüm.Bölgemdeki insanlar,AİLE OLDULAR.KARDEŞ OLDULAR,YAR OLDULAR,BİRLİK OLDULAR.Vergisini alıp,din dersini mecbur kılıp,her köşe başına caami dikip,kiliseleri açıyor,gizli anlaşmalar yapıyor,hatta diyanet pervasızca TSK da din subayı atamayı teklif ediyor.(ŞERİATLA YÖNETİLİYOZ SANKİ! )Benim AİLEM e ibadet hakkı tanınmıyor.Siz sırça köşkte anlamazssınız ama biz ailenin,yar ın,kardeşliğin,birliğin ne olduğunu biliriz.AYIP YA AYIP !ALEVİLİĞİN tanınması,ibadet hakkının verilmesi için cümbür cemaat meydanlara biz sünniler döküleceğiz.taaaki hak tanınana KADAR..inanın AİLEM size destek düşündüğünüzde çok fazla,YANINIZDAYIZ..mail adresimden ulaşabilirsiniz.

  2. Artık Yeter …Avrupa gazetesinde yayinlanmistir

    Artık Yeter …

    AKP’nin 22 Temmuz seçim beyannamesinde ve 60. hükümet programında, ağırlıklı olarak yer tutan sivil anayasa yapma fikri toplumun geniş kesimlerinde yankı buldu. İngiltere Alevi Kültür Merkezi ve Cem Evi Başkanı Avukat Ali Güvercin’de bu konuyu alevi cemaatinin hakları açısından değerlendirdi. Güvercin, Türkiye’de son günlerde Türkiye’de herkesin her şeyi çekinmeden söylediği, herkesin her konuda, hakkını hukunu sonuna kadar savunduğu görünümü verilerek bir anayasa hazırlandığını söyledi. Güvercin, bunun malesef ki hak-hukuk kavramlarını retorik olarak kullanan bir görünümden başka bir şey olmadığını bildirdi. Güvercin, hak-hukuk kavramları bu görünümü yaratanlarca, inanılan bir kavram değildir dedi.
    Alevilere Yapılan Zulme Karşı Ses Yok
    Alevilere yapılan zulme karşı vicdanları rahatlatacak tek bir ses cıkmadığına değinen Güvercin, tartışılan hak ve özgürlükleri, kim veya kimlerin tartıştığına bakmak gerektiğini ifade etti. Güvercin, anayasa komisyonun icerisinde bir tane Alevi olmadığını, dolayısıyla alevilerin ibadethanelerine kavuşmaları gerektiğinden söz edebilecek tek bir kimse olmadığına işaret etti. Güvercin, yüzyıllardır, alevi inançlarına yapılan zulmü yok saymaya çalışmanın Türkiye’nin sıkıntılarını ciddi anlamda arttırdığını vurguladı.
    Türkiye Gündemi Kısır Çekişmelerle Meşgul Ediliyor
    Türkiye gündeminin yıllardır, başörtüsü gibi konularla meşgul edildiğini, bazı kesimlerin de bu konuyu inançlara müdahale gibi göstermeye çalıştıklarını da söyleyen Güvercin, bu tutumlarında ısrarla sürdürüldüğünü açıkladı. Güvercin, bu tartışmaları yapanların, haksızlığı artıracak bazı olayları körüklemekten de geri kalmadığını, çünkü bunların amaçlarının inanç özgürlüklerine hizmet etmek değil aksine din’i çıkarlarına göre kullanmak olduğunu bildirdi. Bu durumun Türkiye’nin huzur ve barış ortamına zarar vermekten başka hiçbir işe yaramadığına değinen Güvercin, birilerinin, Alevilerin inançlarnın, etnik kültür, renk ayrımcılığı vs. değerlere bağli olmadığını anlaması gerekir dedi. Güvercin açıklamalarına şu şekilde devam etti: Biz tüm insanlığa bir nazarla bakan , incinsende de incitme ilkesini özümseyen bır ‘milletiz’. Niçin inançlarımızı engellemek için yüzyıllardır haklarımızı gasp ediyorlar? bunun altında yatan nedenlerin başında bu toplumun inanç ve kültürünü asimile etme amaçı gelmektedır Bu mümkün müdür? Elbetteki hayır. Çok büyük bir kitle artık yeter denilen noktaya getirilmistir. Oysa amaçımız; Hz.Muhammet’ten bu yana süregelen İslam’i, inancımızı kendi inandığımız şekilde yaşayabilme ve öğretebilme hakkıdır.
    Hak, Hukuk, Adalet, Eşit Muamele Sözlerde Kalmamalı
    Hak, hukuk, adalet, kavramlarına işaret eden Güvercin sözlerini şöyle sürdürdü: Hak, hukuk, adalet, eşitlik, eşit fırsat, eşit muamele, eşit uygulama gibi, doğal hakları ağzından düşürmeyen yasa koruyucuları ve yürütme organları, alevilerin inançlarına ait hak ve hukukunu garanti altına alacak tek cümle dahi etmemekte ısrar ediyorlar. Bu tutum karşısın da bizler hayal kırıklığı yaşıyormuyuz dersiniz? Elbette ki hayır. Çünkü yapılmak istenenlerin neler olduğunun aydın bir toplum olarak bilincindeyiz. İnançlarına ait hak ve hukuku garanti altına alınması gereken alevilere şu ana kadar hiç bir bilgilendirme yapılmamıştır. Hazırlık komisyonuna hiç bir alevi alınmamıştır. Dolayısıyla anayasal bir hak olan bu düzenlemeler bir an önce, parti zihniyetiyle değil de, gerçek anlamda toplumum katılımıyla sağlanırsa toplumsal barıs kurulabilir. Alevilerin Hz.Muhammet’ten bu yana, ibadetlerini uyguladığı cem evleri bir an evvel çok geç kalınmış yasal statüsüne kavuşturulmalıdır. İktidar partisi AKP’nin alevi inanç haklarına bakışı herkesçe malumdur. Ve bu zihniyetiyle yetişip malesef ki devletin en üst kademesine dahi çıkmış üyelerinin, alevilere bakışı esef vericidır. Son olmayacağını bildiğimiz benzeri olaylardan en son yaşananlar tüylerimizi diken diken etmiştir.
    Hükümetin Sivas Katliamına Duyarsız Kalması Esef Verici
    Hükümetin, Sivas Katliamına duyarsız kalmasını kınayan Güvercin, şunları da sözlerine ekledi: Bir Avrupa ülkesinde konuşma yapan Sayın Cumhurbaskanımız Abdullah Gül beyefendinin bulunduğu salonda Aleviler;”Hic olmazsa 37 masum insanın, kadının çocuğun hunharca yakılarak katledilişinin anısına, bir müze yaplmasını ve bu yaşanmış insanlık suçunun gelecek kuşaklara da örnek teşkil etmesinin sağlanması talebinde bulunuyorlar. Öyle ya, neden anayasa yapmak gereği duyuyorsunuz dendiğinde şu cevabı veriyorlar. Demokrasi istiyoruz,…Uygarlık istiyoruz. Hak ve hukuk istiyoruz, özgürlük istiyoruz, adaletten bahsediyoruz. Gayet güzel. Eğer öyleyse buyrun yanınızda olalım diyoruz biz de. O halde bütün milli mutabakat çerçevesinde ülkenin birliğini bütünlüğünü bozmadan bütün hak ve hukukların anayasal güvence altına alnması ve bir zümrenin bir başka zümre üzerinde tahamumunun engelenmesi en doğal değerler olmalıdır, bu istemler içerisinde.
    Yasama, Yürütme ve Yargının Bağımsızlığı Demokrasi Sorununu Çözecek
    Tabi ki; Yasama yürütme yargı tamamen birbirinden bağımsız olmalıdır. En önemlisi Yasa koyucu halkı temsilen yasa yaparken, yürütme de devleti temsilen bu yasalar cercevesinde ülkeyi idare ederken, Yargı, tam bağımsızlğını korumalı ve yargının bağımsızlığına gölge düşürecek her türlü uygulamalar kaldırılmalı ve yargıyı daha da bağımsızlıştarak tedbirler alınarak, devlet ile vatandas arasındaki ilişkiler de çıkacak uyuşmazlıklar ve haksızlıklar, vatandaşla vatandaş arasında ki haksızlıklar yargı tarafından değerlendirilmeli haksız olan tarafa gereken müeyyide uygulanmalıdır. Ayrıca yine yasal çerçeve de yürütmenin emrinde çalışan savcılar ve kolluk kuvvetlerinin görevlerinin doğru yapıp yapmadıkları yine bağımsız yargı tarafından denetlenmeli, bir istihatlar zinciri oluşturularak yürütmenin de kendisini yargı kararlarına göre uydurmasının geleneğinin oluşması sağlanmalıdır. İşte gerçek demokrasi böyle olur ve burda ne Alevi, ne sunni yada başka bir demokrasi sorunu kalır diyoruz.
    Demokrasi Çığırtkanlığı Yapılıyor
    Abdullah Gül’ün konuşma yaptığı salonda yukarıdaki talebi dile getiren Alevilerin salondan dışarı çıkarıldıklarını ve kötü muameleye tabi tutulduklarını söyleyen Güvercin şu açıklamalarda bulundu: Bu muameleyi nasıl yorumlamalayız şimdi. Yani 37 Can’ın yakılması onaylanıyor mu diyelim. Eğer böyle ise lütfen demokrasi cığırtkanlığı yapmayınız. Böyle değil ise, Sayın Abdullah Gül neden böyle bir saldırıyı kınamamıştır. Sadece sukunet tavsiyesinde bulunmuştur. Bunda Alevilerin derin esef duyduğunu, ve sidetli bir öfkeye kapıldıklarını Sayın Gül bilmeli ve sukunet çağrısından daha ileriye giderek bir kınama açıklaması yapmalıdır. Aksi halde Sayın iktidar sahiplerine sorarlar. Acaba siz özgürlükten sadece kendi özgürlüğümüzü, demokrasi den de sadece size verilmesi gereken bir hak ve sistem olduğu anlamını çıkarıyorsunuz. Olayı böyle anlayanlar bir demokrasi dersi almalıdırlar. Olayı böyle görmeyip demokrasinin ne anlama geldigini bilenler de, kendi vijdanını sorgulamalıdırlar. Ne kadar müslümandırlar.
    Her şeyi bir yana bırakıp, kadın ve çocukların da aralarında bulunduğu savunmasız 37 Can’ın yakılarak öldürüldüğü bir olayı gündeme getiren bir insanı salondan çıkaranları şiddetle kınıyoruz. 37 insanın yakılarak öldürüldüğü yerde iskender kebap dükkanı açanları görmemezlikten gelenleri şiddetle kınıyoruz. 37 Can’ın yakılarak öldürüldüğü bu binada iskender kebabı yiyen her bir bireyi ve buna göz yumarak suç ortaği olanları şiddetli bir sekilde kınıyoruz.
    Ramazan da oruç tutanın Ramazan da oruç tutmayana yan bakma, eleştirme, kızma hakkı olmadığını içine sindirmesi gerektiğini göstermeden, namaz kılanın namaz kılmayana saygı göstermesi gerektiğini içine sindirdiğini göstermeden, başını örtenin başını açana saygı göstermesi gerektiğini içine sindirdiğini göstermeden, yani kısacası karşısındakinin hak ve hukukunu tanıdığını pratikte ki duruşuyla sergilemeden, kişi yada kişilerin istedikleri hak ve hukuk istemlerinin aslında sadece kendileri için olduğu bunun adının da demokrat olmak yerine totaliterizmin savunuculuğu olacaği asikardir.
    25 Milyonluk Alevi Toplumu Yok Sayılıyor
    25 milyonluk Alevi toplumun yok sayıldığını bildiren Güvercin, hükümete şu önerilerde bulundu: Anayasa çalışmaları sürdüren ve kendisine de sivil toplum kuruluşları denen kuruluş ve temsilcilerinin içerisinde herkesin adı geçerken alevilerin adı yine geçmemektedir. Asil üzücü olan da şudur ki; kimse alevilerin kendi tanımlamalarına bırakmadan, onların olmak istedikleri gibi olmaları gerektiği gerçeğine saygı duymadan, herkes kendisine göre bir alevilik tanımlaması yaparak, alevileri kendi maşaları haline getirmeye ve aleviler üzerinden politika yapmaya çalışmaktadırlar. Alevilerin hak ve hukukukunun garantiye alınmadığı hiç bir anayasa bizi temsil etmeyecek ve böyle bir anayasaya bizim mutabakatımız olmayacaktır. Sivas’ta yanan 37 insanın katillerine hiç bir gönderme yapmadan konuyu gündeme getirenleri yuhalayanları, aşağılayanları, alçaltanları, şiddetle kınıyor ve uyarıyoruz.

    Yeter Artik.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

 
%d blogcu bunu beğendi: